26 Eylül 2014 Cuma

Sosyolojik bir Bakış Açısı: Modern Zamanda Annelik: Yalnızlık vs Topluluk

şimdi kimse yalan söylemesin. çok azımız istanbul'ın aşiyan semtinde boğaza nazır bir apartuman dairesinde dünyaya geldik. geri kalanımız hep göçmen hep İstanbul mültecisi. Öyle olunca da benim gibi istanbul'da neredeyse hiç akrabası olmayan bir güruh var. (ay hiç bir sosyologa yakışıyo mu böle genellemeler:P

Yani anasının yanında çocuk sahibi olmuş bir kadın ve annesinden gelen bir bilgi birikimini kullanan bir nesil yerini bu bilgiyi google'dan, bloglardan, facebooktan öğrenen bir nesle çevirdi. Ben şahsen anneme bayılan bir insan olaraktan google'a da anne yarısı diye sarılasım var. Gerçi uzun zamandır google'dan aradığım sıcaklığı ve samimiyeti bulamadığımı söylemeliyim.

O yüzdendir ki çok sevdiğim arkadaşımın sonsnroses (oğullar ve güller) grubuna katıldım. (hepimizin oğlu olduğu doğrudur) bunu yok efendim erkek anaları, aslan parçaları gibi cinsiyetçi bir grup gibi düşünmeyelim lüffen. bu şans eseri oğul doğurmuş canını yidiğim grup, bebeleri kocalara bırakarak kadıköyde içmeye giden, evlerde toplanıp kıyafet takası yapan ( bkz: armağan ekonomisi), bebeler sümüklenince 'onun başına soğan koy geceleri' diye tavsiye veren, ekolojik, naturelci, ilaca karşı, homeopatik devrimci bir anne grubu.

Klişelerin genellemelerin dibine vurduğum bu yazıda hayat hakketen paylaştıkça, yardımlaştıkça, delirdikçe zengin demek istiyorum.

Yalnız kadın yoktur az topluluk, blog, etkinlik vardır.

(hehe seviyorum sizi sonsnroses grubu:)


25 Nisan 2014 Cuma

Sinir

Nutella'nın neden bu kadar başarılı bir şirket olduğunu keşfettim. Nutella kocalarla işbirliği yapıyor. Her ay kocalara aynen aşağıdaki gibi bir e-mail geliyor.

Sevgili Türk Erkeği Kocalar,
Biliyoruz eşlerinizi çok seviyorsunuz ama parayı da çok seviyorsunuz değil mi? İşte size yeni bir kazanç kapısı. Zaten Türk erkeği olduğunuz için default olarak çoğu zaman eşlerinizi mutlu "etmemenin" yolunu bulan bir gen yapısına sahipsiniz. Sizleri gönülden kutluyoruz. Ama sizden istediğimiz eşinizin haftada en az bir kavanoz nutellayı bitirmesini sağlamak. Her hafta eşinizi sinir edecek birşey bulun. Örneğin sizden haftalardır yapmanızı rica ettiği şeyleri yine haftalarca "yapmamaya" devam edin. Tabiki her fırsatta ona onu ne kadar sevdiğinizi "söylemeyeceksiniz". (bunu da defalut olarak yapıyorsunuz zaten bravo) Biraz da yaratıcılığınızı kullanın lütfen, eminim bulacaksınız. Sonuç : Eşiniz sinirden ilk nutella kavanozuna sarılacaktır. Sinir katsayısına göre değişmekle birlikte bir ekmek üstüne üç cm kalınlığında çikolata süreceğini öngörüyoruz.

Her nutella kavanozu başına hesabınıza para yatırılacaktır. Hayırlı işler!

Nutella Mütevelli Heyet Başkanı
Pietro Ferrero

Not: Dünyanın tüm kadınları birleşin! meyhaneye içmeye gidelim bizi anca bu kurtarır:)


10 Nisan 2014 Perşembe

Bakıcıyım

Tamam çocuk sarışın, tamam teni pammuk gibin karşıdan bakınca bana benzemiyor ama parkta bir kişi daha Uzay'ı gösterip 'bakıcı mısınız?' derse bakıcıyım he ya bunun anası da bana azcık para veriyor, ssk da yapmıyor diyecem veya o haza hanfendi üslubumu bozup senin çocuk da maşallah marsık gibi töbe çirkin midir nedir diye çirkinleşeceğim. Arkadaş bu nedir ya çocuğumu göğsümü gere gere millete gösteremedim, hep açıklama yapmak zorunda kalıyorum, bunun babası da bebekten sarışınmış ondan böle, bakın gülünce bana ne kadar benziyor diye... ne eziğim acıdım kendime şu an.

                                                     gülünce benziyor ama değil mi?

19 Mart 2014 Çarşamba

...

Kaan Sezyum'un da dediği gibi gündemin patates olduğu bu günlerde yok uzay şöyle yaptı böyle dedi demek tabiki içimden gelmiyordu. önce bir çocuğun pencereden atlaması, sonra Berkin ve Burakcan'ın ölmesi, bir bebeğin menenjitten ölmesi, üstüne de benim o arabalı vapura her binişimde korktuğumun başlarına gelerek arabanın denize düşüp bir çocuğun ölmesi. offf içim sıkılıyordu, gözlerim sürekli yaşlı deli meczup gibi evde dolaşıyordum. Önceki yazılarımda bahsettiğim vesvelere yenilerini ekliyordum. Kocam'ın da en son sen iyice türk anası oldun hergün yeni bir korku geliştiriyosun demesi de hiç hoş değildi. o ne anlar ana olmaktan..sen çocuğunun geleceğinden bir kuple hayal edip gözlerin sulansın, sonra o çocuk cup denize düşsün off yine içim darlanmıştı, ben de niye yazıyosam bu yazıyı, ne biliyim işte heralde şunu demek istiyorumdu: çocuk sahibi olma hayali tatlış tontiş bir ideal gibi geliyor, işte bir çocuğumuz olsun kolay bir cümle, ama sahip olunca sahip olmanın dayanılmaz ağırlığı ve sorumluluğu altında hergün eziliyorumdu.çocuklar ölmesindi.the end

9 Şubat 2014 Pazar

Röarrrr!

Uzay'da büyük gelişmeler var a dostlar. Emeklemeler, ayağa kalkmaya çalışmalar, koltuğun kenarından kıyın kıyın yürümeler, el çırpmalar, öpücük atmalar, anne baba demeler, baba nerde deyince kapıya bakmalar, kafayı arkaya atıp röarrrr diye kükremeler..(thanks to Kayahan: bir aslan miyav dedi minik fare kükredi şarkısı) 7 ay boyunca samıt gibi yatıp duran bebenin içine ne kaçtı korkuyorum.yoksam bebeklik bitti insanlaşmaya mı başlıyor amanın. şimdi eve kız da getirir bu: o gelinimin saçını başını yolarım:)


23 Ocak 2014 Perşembe

Nasılsın Houston?

Hep Houston we have a problem..problem problem...hep kendini düşün...hele bi sor Houston'ın bir problemi var mı.

Anaysan bir nevi Houston'sın. Hep bir problem çözüyorsun, biri de sormuyor ki sen nasılsın. İstisnalar var tabe. En bi sevdiğim dostum Gözdem de dediydi: insanlar bebek olduktan sonra hep bebeği soruyor, anneyi soran yok diye. Sonra da bana hep sorar saolsun sen nasılsın diye:)

Arkadaş vücudun değişmiş, kilolar almış başını gitmiş, hayatın kompil değişmiş, bir kitaba bir müziğe bir sinemaya iki sosyalleşmeye hasret kalmışsın. Hamileyken ilgi manyağı olan kadını bebek olduktan sonra kullanılmış mendil gibin at fırlat, oldu bebişim ben size dönücem...hattori hanzo gibi döne döne hepinizi ikiye bölerim haa..anneeeee ben psikolojik manyak oldum.

iyi geceler dünyalılar! (biz dost değiliz)

16 Ocak 2014 Perşembe

heleloy

bu yazdıklarımı facebook'ta paylaşmıcam, hanginiz bakalım blogu kendiliğinden açacak, okuyacak. Öyle linke basıp okumak kolay. Ama sen! sen benim gerçek dostummuşsun meğer, canım benim:) yok yok ya hepinizi seviyorum da işte sıkıntıdan ne yapacağımı şaşırdım. Hava da çok kötü, evde sıkıştık, sıkışmışlığımı anlıyorsun değil mi?

14 Ocak 2014 Salı

He is a Maniac

Sakin sakin otururken beyin üstü çakılan şeye ne denir?

Sorunun iki cevabı var: Sarhoş bir arkadaş veya bir bebek

Hayatımızın bir zamanında hepimiz sarhoş bir arkadaşımızla ilgilenmişizdir. İstemsiz kontrolsüz çılgın hareketler. İşte bebeğiniz olduğunda o sarhoş arkadaşınızla her dakka ilgilendiğinizi düşünün. Hell yeah!

Geçen gün Uzay sakin sakin yerde oturarak oynuyordu ve her tarafına yastık koyarak sözde aldığım önlemleri aşarak beyin üstü parkenin üstüne çakıldı ve hiç ağlamadığı kadar ağladı.2 dakka sonra da gülmeye başladı:) Hakan Günday'ın da dediği gibi her bebek biraz manik depresif galiba:)


2 Ocak 2014 Perşembe

Kamusal Bebe

Bir bebeğiniz olduğu zaman sanmayın ki bebeğiniz sadece size aittir. No no no...Bebeğiniz artık kamuya da aittir.

Yolda yürürken, bir restorantta otururken bebeğinizi çok sevimli bulan teyzeler, annaneler dedeler ve genç kızlı erkekli gruplar mutlaka size laf atıp, bebeğinizin orasını burasını mıncıklamak, öpmek amacıyla sizin yanınıza gelecektir. Sorular ve yorumlar hemen hemen hepsinde benzer. Kaç aylık? Erkek mi? Adı ne? Benim kaynımında var aynısından:)

Beni bilen bilir ben aşırı derecede yeni insanlarla tanışmayı severim mahallenin muhtarı gibi.. bir efendim etkileşim olsun, tepkileşim olsun hayata bir renk kattığını düşünürüm ama bazen insanların gerçekten kantarın topuzunu kaçırdığını düşünüyorum.
 
Soruyorum: en azından kibarlık namına bir izin istemek gerekmez mi anneden babadan? Sonuç olarak 18 yaşına kadar tapusu benim bu çocuğun! (dermişim:) Minicik bebeği alnından cork diye öpüyosun, tombil kollarını bacaklarını mıncırıyorsun. Çocuğum kamusal olmuş, herkes "sanki" herşeyi yapmakta özgür! Yurtdışında olsa polis gelir (o kadarı da fazla da). Örneğin, yıllar önce Hollanda da çok sevimli bir çocuğa patates kızartması uzatmıştım da, babasının çocuğu benden bir kaçırışı vardı, kendimden utandım.

Son olarak Taksimde yürüyoruz etrafımızı yine teyzeler sarmış, onlar gittikten sonra sinirledim ve kocama "ya millet çocuk mu görmemiş" demiştim. Bir esnaf beni duymuş, arkamdan şöyle bağırdı:

"Ama çok tombullllll!"

ve sanki aydınlanmıştık, artık herşey çok netti.

not: isyanım tanımadık insanlaradır, eşimiz dostumuz sakın alınmasın, Uzay'ı sıktırmaya devam:)