13 Nisan 2017 Perşembe

Sen "Sadece" Anne Değilsin!


Evet değilsin! sadece anne değilsin. neden anne olunca transformers gibi değişiyorsun. böle bir hanımhanımcık haller, böyle  bir durulma hali. Biliyorum değişmek zorunda hissediyorsun. bu sadece anne moduna da nedense sadece Türkiye'de giriliyo gibi hissediyorum.  Görünmez bir öküzün üstümüze oturma hali en  toplumsal baskısından, böyle bir sıkıcı olma hali, abuk subuk şeyler yapamama hali, içinde fısıldayan o şeytan gibi: annesin sen uslu dur otur yerinde! 

Ey Türk Anası! Titre ve kendine gel. Muhtaç olduğun kudret, seni sen yapan tüm o bileşenlerde saklı! Hatırla! Sen ki aklına esince pırpır uçaklarla dünyayı gezdin, arkadaşlarınla hayvan gibi güldün, çimlerde içtin yuvarlandın, yargılanma derdi olmadan abuk subuk konuştun, bir sürü kitap okuyup, progressive rock grupları dinledin. 

Bunları yine yap, çocuğunla yap, kendini başka bir moda sokma ihtiyacı hissetme. Amen!

o değil de, akşam çocuğa ne yemek yapcaz en organiğinden? :)



7 Temmuz 2015 Salı

Analığa Giriş 101



Çevremde ve en sevdiğim insanların karnında birer bebe olunca bu yazıyı yazmayı bir borç bildim.

Analığa giriş dersini verecek kişi muhtemelen ben değilim olsa olsa çakma anneliğe giriş dersi verebilirim.

"Analık kutsal bir şeydir" pompolaması ataerkil toplumsal yapının ekmeğidir, çakallığıdır. Analar tüm gün çocuklara baksın işinden kariyerinden sosyal hayatından olsun, sonra da vay efendim ne kutsal iş yapıyorum deyip kendini rahatlatsın diye uydurulmuştur.

Kameralarımızı bir anaya çeviriyoruz:

Bir Anada olan değişiklikler:

-Saçını bile toplamaya vakit bulamadığı için kısa kesilmiş saçlar

-Çocukların yıllar içinde değişen uyku düzenlerine göre hayatını şekillendirmeye çalışmak (sabahtan öğleye  bir organizasyon uyandıktan sonra farklı organizasyon yapma çabaları)

-Hergün çocuğun üç öğün yemeğini düşünmek. (en organik şekilde)

- Çocuk uyurkenki o çok değerli saatlerde duşa mı girsem, kitap mı okusam, mal mal tv mi izlesem, saçımı mı tarasam derken o 2 saaatin bitmesi:(

-Çocuğum 3 yaşına kadar gelene kadar annesiyle büyüsün vicdan azabıyla geçilmiş part time işler veya işten tamamen istifalar

-Eğer anneanne babaanne desteği yoksa "eğer ben hastalanırsam çocuğa kim bakacak", bakıcı abla çocuğa iyi bakıyor mu?, okula ne zaman verebilirim, veya vermeli miyim endişe, çaresizlik ve buhranları

- 2 yıl boyunca gece en az 3 kere kalkmaya bağlı (rem uykusuna geçememekten) hafıza problemleri, uyku bozuklukları

-Dışarı çıkarkenki organizasyonel yeteneklerin tavan yapması ve bunların her gün hazırlanması (rekorum 10 dk:)
bkz: Çanta içi:
  • yedek kıyafetler
  • bez ve ıslak mendil
  • su matarası
  • ara öğün yemekler
  • oyalamaca oyuncaklar
- Çocukta 2 yaş sendromuna bağlı vurmalar, ısırmalar ve kafa atmalar sonucunda annede morluklar

- Eşinizle artık sevgili değil birer ebeveyn moduna girmenin dayanılmaz gıcıklığı

 Ve kameralarımızı kocalara döndürüyoruz:

- Hayatlarına olduğu gibi devam etmek
- Çocukla ilgili verilecek tüm kararlarda 'sen bilirsin canım' diyerek işten sıyrılmak
-Çocukla çok ilgilenip, toplumdan bak ne iyi baba alkışlarını kabul etmek, bak ne kadar şanslısın imajı vermek

Başka sorum yok sayın hakim! Teşekkürler





26 Eylül 2014 Cuma

Sosyolojik bir Bakış Açısı: Modern Zamanda Annelik: Yalnızlık vs Topluluk

şimdi kimse yalan söylemesin. çok azımız istanbul'ın aşiyan semtinde boğaza nazır bir apartuman dairesinde dünyaya geldik. geri kalanımız hep göçmen hep İstanbul mültecisi. Öyle olunca da benim gibi istanbul'da neredeyse hiç akrabası olmayan bir güruh var. (ay hiç bir sosyologa yakışıyo mu böle genellemeler:P

Yani anasının yanında çocuk sahibi olmuş bir kadın ve annesinden gelen bir bilgi birikimini kullanan bir nesil yerini bu bilgiyi google'dan, bloglardan, facebooktan öğrenen bir nesle çevirdi. Ben şahsen anneme bayılan bir insan olaraktan google'a da anne yarısı diye sarılasım var. Gerçi uzun zamandır google'dan aradığım sıcaklığı ve samimiyeti bulamadığımı söylemeliyim.

O yüzdendir ki çok sevdiğim arkadaşımın sonsnroses (oğullar ve güller) grubuna katıldım. (hepimizin oğlu olduğu doğrudur) bunu yok efendim erkek anaları, aslan parçaları gibi cinsiyetçi bir grup gibi düşünmeyelim lüffen. bu şans eseri oğul doğurmuş canını yidiğim grup, bebeleri kocalara bırakarak kadıköyde içmeye giden, evlerde toplanıp kıyafet takası yapan ( bkz: armağan ekonomisi), bebeler sümüklenince 'onun başına soğan koy geceleri' diye tavsiye veren, ekolojik, naturelci, ilaca karşı, homeopatik devrimci bir anne grubu.

Klişelerin genellemelerin dibine vurduğum bu yazıda hayat hakketen paylaştıkça, yardımlaştıkça, delirdikçe zengin demek istiyorum.

Yalnız kadın yoktur az topluluk, blog, etkinlik vardır.

(hehe seviyorum sizi sonsnroses grubu:)


25 Nisan 2014 Cuma

Sinir

Nutella'nın neden bu kadar başarılı bir şirket olduğunu keşfettim. Nutella kocalarla işbirliği yapıyor. Her ay kocalara aynen aşağıdaki gibi bir e-mail geliyor.

Sevgili Türk Erkeği Kocalar,
Biliyoruz eşlerinizi çok seviyorsunuz ama parayı da çok seviyorsunuz değil mi? İşte size yeni bir kazanç kapısı. Zaten Türk erkeği olduğunuz için default olarak çoğu zaman eşlerinizi mutlu "etmemenin" yolunu bulan bir gen yapısına sahipsiniz. Sizleri gönülden kutluyoruz. Ama sizden istediğimiz eşinizin haftada en az bir kavanoz nutellayı bitirmesini sağlamak. Her hafta eşinizi sinir edecek birşey bulun. Örneğin sizden haftalardır yapmanızı rica ettiği şeyleri yine haftalarca "yapmamaya" devam edin. Tabiki her fırsatta ona onu ne kadar sevdiğinizi "söylemeyeceksiniz". (bunu da defalut olarak yapıyorsunuz zaten bravo) Biraz da yaratıcılığınızı kullanın lütfen, eminim bulacaksınız. Sonuç : Eşiniz sinirden ilk nutella kavanozuna sarılacaktır. Sinir katsayısına göre değişmekle birlikte bir ekmek üstüne üç cm kalınlığında çikolata süreceğini öngörüyoruz.

Her nutella kavanozu başına hesabınıza para yatırılacaktır. Hayırlı işler!

Nutella Mütevelli Heyet Başkanı
Pietro Ferrero

Not: Dünyanın tüm kadınları birleşin! meyhaneye içmeye gidelim bizi anca bu kurtarır:)


10 Nisan 2014 Perşembe

Bakıcıyım

Tamam çocuk sarışın, tamam teni pammuk gibin karşıdan bakınca bana benzemiyor ama parkta bir kişi daha Uzay'ı gösterip 'bakıcı mısınız?' derse bakıcıyım he ya bunun anası da bana azcık para veriyor, ssk da yapmıyor diyecem veya o haza hanfendi üslubumu bozup senin çocuk da maşallah marsık gibi töbe çirkin midir nedir diye çirkinleşeceğim. Arkadaş bu nedir ya çocuğumu göğsümü gere gere millete gösteremedim, hep açıklama yapmak zorunda kalıyorum, bunun babası da bebekten sarışınmış ondan böle, bakın gülünce bana ne kadar benziyor diye... ne eziğim acıdım kendime şu an.

                                                     gülünce benziyor ama değil mi?

19 Mart 2014 Çarşamba

...

Kaan Sezyum'un da dediği gibi gündemin patates olduğu bu günlerde yok uzay şöyle yaptı böyle dedi demek tabiki içimden gelmiyordu. önce bir çocuğun pencereden atlaması, sonra Berkin ve Burakcan'ın ölmesi, bir bebeğin menenjitten ölmesi, üstüne de benim o arabalı vapura her binişimde korktuğumun başlarına gelerek arabanın denize düşüp bir çocuğun ölmesi. offf içim sıkılıyordu, gözlerim sürekli yaşlı deli meczup gibi evde dolaşıyordum. Önceki yazılarımda bahsettiğim vesvelere yenilerini ekliyordum. Kocam'ın da en son sen iyice türk anası oldun hergün yeni bir korku geliştiriyosun demesi de hiç hoş değildi. o ne anlar ana olmaktan..sen çocuğunun geleceğinden bir kuple hayal edip gözlerin sulansın, sonra o çocuk cup denize düşsün off yine içim darlanmıştı, ben de niye yazıyosam bu yazıyı, ne biliyim işte heralde şunu demek istiyorumdu: çocuk sahibi olma hayali tatlış tontiş bir ideal gibi geliyor, işte bir çocuğumuz olsun kolay bir cümle, ama sahip olunca sahip olmanın dayanılmaz ağırlığı ve sorumluluğu altında hergün eziliyorumdu.çocuklar ölmesindi.the end

9 Şubat 2014 Pazar

Röarrrr!

Uzay'da büyük gelişmeler var a dostlar. Emeklemeler, ayağa kalkmaya çalışmalar, koltuğun kenarından kıyın kıyın yürümeler, el çırpmalar, öpücük atmalar, anne baba demeler, baba nerde deyince kapıya bakmalar, kafayı arkaya atıp röarrrr diye kükremeler..(thanks to Kayahan: bir aslan miyav dedi minik fare kükredi şarkısı) 7 ay boyunca samıt gibi yatıp duran bebenin içine ne kaçtı korkuyorum.yoksam bebeklik bitti insanlaşmaya mı başlıyor amanın. şimdi eve kız da getirir bu: o gelinimin saçını başını yolarım:)